Ana içeriğe atla

Sanat Seviyoruz Biz Ya!

Sanat görgüsüzlüğü diye bir şey var bu memlekette bilmem fark ettiniz mi? İnsanlar artık anlamak yeni ufuklar edinmek  için değil de okudum demek için okuyor. Güzelim kitaplar, derin felsefi konular  tahta masalı çakma entel kafelerde üreme içgüdüsüne malzeme olup gidiyor. Kafka bu yapmacıklıktan en çok nasibini alan yazar...Neden mi? Cevabı basit: Yoldan geçen bir kaç kişiyi durdurup, en beğendiği yazarları sorun. Muhtemelen size şöyle cevap vereceklerdir. ''Elif Şafak,ııııı Kötü Çocuk kitabının yazarı ve Kafka'' Kafka bu manzarayı görseydi sanırım yazılarını arkadaşlarına vermeden kendi imha ederdi. Bırakın yapmacıklığı da usta yazarlarları mezarında ters döndürmeyin. Okumuyorsanız okumuyorum deyin. Çok zor değil deneyin, sıkıldığınız muhabbetlerden kurtulduğunuzu göreceksiniz.
Yurdum enteli kitaplarla yetinir mi tabii ki de yetinmez. Sanatın diğer kollarına da el atar. Ama bu insanları sokaklarda pek göremezsiniz. Fakat üzülmeyin ben adreslerini biliyorum: ''Twitter''

Pek çok entelin uğrak noktası olan sanatsal görgüsüzlüğün zirve yaptığı biricik mekan  twitter, entel cafelerin sanal olanıdır. Buradaki çoğu ''birey''in  kültür, zeka, ve depresyon seviyesi yüksektir. Çoğu dünya klasiklerini okumuştur, çoğu sanata ilgi duyar çoğu kendilerini özel bir insanmış gibi hisseder. Fakat kusura bakmayın çocuklar, yeteri kadar gelişmiş değilsiniz. İnanın bana bedenleriniz bir sanat eseri sayılabilecek ölçüde güzel değil.Hatta bana göre çirkin ve biçimsiz bedenlere sahipsiniz. Abazılıklarınızı sanat halısının altına süpürmenizi dahice buldum lakin onun da bokunu çıkardınız. Porno videonun üzerine şiir yazacak hale geldi saçmalığınız. 

Aslında tüm bunların altında iki sebep var: Üreme içgüdüsü ve üstünlük çabası. Bu iki konuda daha açık yürekli olabilsek, güzel olanı ucuzluğumuzla ucuzlaştırmasak her şey daha iyi olmaz mı?

Nah olurdu!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kafe Kültürü

Hangi şehirde yaşadığınızı bilmiyorum ama en azından hayatınızın bir saatini Entel kafede geçirdiğinize eminim. Hatta Entel kafenin doğrudan veya dolaylı olarak size birçok şeyi öğrettiğini söyleyebilirim.”Hadi oradan!” Diyeceksiniz biliyorum, belki fikriniz değişir diye bir örnek vereyim: Mesela gülmenin öğrenilemeyecek bir şey  olduğunu Entel kafenin garsonları öğretti bize ve en iyi arkadaşlarımızı orada daha iyi tanıyıp, mekanların insanları nasıl değiştirdiğine şahit olduk. Bu deneyimler sonunda hepimiz hayat hakkında bir şeyler öğrendik ve bunlar cidden önemliydi. Yapmacıklığın, kibarlık zannedildiği bir yerde insan ister istemez kavramlar üzerine düşünmeye başlıyor. İyiyi, kötüyü, olması ve olmaması gereken şeyleri… Soyut kavramlar üzerine kafa yoran çoğu insan bir süre sonra normal olan ama olması gereken gibi olmayan şeylere çok takılıyor. Örneğin bir kafede otururken hemen yan masanızda oturan insanların konuşmaları sizi ilgilendirmemesine rağmen kulak misafiri oluyorsun

Rimbaud'dan Verlaine'a mektup

Geri dön, geri dön can dostum, tek arkadaşım, geri dön. Yemin ederim seni kırmayacağım. Eğer  sana karşı aksi olduysam bunu inatçı bir muziplik olarak düşün. Söylediklerimden daha fazla tövbe ederim. Geri dön hepsi tamamen unutulacak. Muzipliklerimi gerçek sanmış olmalısın. İki gündür göz yaşlarım durmuyor. Geri dön, cesur ol can dostum. Hiçbir şey kaybedilmedi, sadece tekrar yola çık, tekrar beraber yaşayalım cesurca ve sabırla. Senin iyiliğin için yalvarıyorum, geri dön, burada kendine ait ne varsa hepsini bulacaksın. Umarım atışmalarımızın ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyler için olduğunu fark etmişsindir.  Eğer buraya geri dönmek istemiyorsan, benim senin yanına gelmemi ister misin?Evet hatalı olan bendim.  Beni unutmayacaksın değil mi? Hayır beni unutamazsın çünkü ben zaten hep yanında olacağım. Söyle bana, cevap ver arkadaşına artık birlikte yaşayamayacak mıyız? Cesur ol ve hemen cevap ver. Burada daha fazla kalamam. Yalnızca güzel kalbini dinle. Eğer gelmemi istiyorsan hemen sö